Beklenen oldu. Recep Tayyip Erdoğan Siirt seçimlerini 3-0 aldı. Siirt’ te yerel güç merkezlerinin Erdoğan’ın seçilmesine karşı durmaktansa, sandığa gitmemeyi yeğlemesi de bir uzlaşmanın işareti. Bana göre Erdoğan, herkes karşı dursaydı da seçilecek oya ulaşırdı. Çünkü bu seçimin anlamı bambaşkaydı. Bu nedenle Erdoğan ile şimdi ne olacak sorusunun yanıtları ön plana çıkıyor. Türkiye ve AKP açısından bundan sonra olacakların önemi büyük.
Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Abdullah Gül arasındaki görev devir-teslimi önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Çok aceleci davranılacağını sanmıyorum, Amerika’nın bastırması ve ‘Tezkere’ olgusu gündemde olmasa belki uzardı bile… Ama mutlak gerçekleşecek şey, Recep Tayyip Erdoğan’ın bundan sonra Başbakan olarak devam edecek olmasıdır siyasi kariyerine. Artık davul da, tokmak da Erdoğan’da olacak. Bu da en doğrusu zaten.
Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politika ve iç siyasi gelişmeler açısından sürprizlerle dolu bir siyasal yaklaşımının bulunacağını sanmıyorum. Bakanlar Kurulu’nda yapacağı değişiklikler de öyle geniş çaplı olmayacaktır. Bugünkü kabineyi oluşturan parti içi dengeler ne denli değişmiş olabilir ki? Ankara’da bakanlık yapmak ateşten gömlek giymek gibi bir şey. Hele böyle bir dönemde. Sanıyorum bugünkü kabineyi oluşturan AKP içi dengeler ve Cumhurbaşkanlığı faktörü, yeni kabinede de etkin olur. Erdoğan’ın Ankara’da yerleşik kurullar ve kurallar üzerinde arayacağı şey, uyum olsa gerektir. Değişim zamana ve ihtiyaçlara bağlı olarak gelişir. Türkiye’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a milletvekilliği, başbakanlığı hayırlı olsun…
* * *
Siirt seçimleri Türkiye’nin önündeki tabloda ne Irak olgusuyla ilgili duruşu ve beklentileri değiştirebiliyor, ne de IMF karşısındaki tutumumuzu. Bunlarla ayrı ayrı kavga gerekiyor. Türkiye açısından Amerika ile sürdürdüğü ilişkilerde yeni bir bakış ve gelecek kurgusu lazım. IMF ile aradaki ilişkileri soğuk ve mesafeli kılacak ekonomik başarılara ihtiyaç var. Bunları ortaya koyacak her yeni anlayış Türkiye’de zaten denenmek üzere aranıyor. Bunların sonuçlarının ne olacağını ise tartışmak, iyi analiz yapmak gerekiyor. Türkiye seçim sandıklarında bu sorunlarına çözüm getirecek liderleri istiyor. Recep Tayyip Erdoğan halkın bir kesiminin mutlak çözüm üreteceğine inandığı lider. Erdoğan kadar ardında halk desteği sağlayan bir siyasetçinin reformist olmaktan başka bir açılımı da olamaz. Bunu genel kabul görmüş, yerleşik kurallarla uyum içinde yaptığı takdirde neden başarısız olsun ki?
* * *
Türkiye dünyanın yeniden kurgulandığı bir bölgede inanılması güç, zor, ama bir o kadar da gerçek olan 10 yıl geçirecek. Bu 10 yıl içinde artık iç siyasi dengeler dış güçlerin bakışları ve etkileme çabaları altında şekillenecek. Eskiden bir etki dayatması var ise, bundan sonra bu baskı oranı yüz olacaktır.Türkiye buna karşı kurumları, hukuk düzeni, yeni ahlak kuralları ile karşı durması gerekir. Bunun için Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin yeni tanımlar ve kavramlarla Batı’dan gelecek bu baskılara karşı yeni kavramlarla karşı durması gerekir. Çünkü Türkiye’de ne zaman dış güçlerin baskı boyutu artmıştır, iç kargaşa yükselmiştir.
Ekonomik olarak içinde bulunulan durum göz önüne alındığında bu kargaşaların öneminin büyük olacağını varsayıyorum.
Kuzey Irak, Irak’ta Saddam sonrası gelişmeler, Kıbrıs, ekonomi derken bir de bakarsınız yepyeni bir Türkiye kurulur.

10 Mart 2003