04.06.1998
Türkiye bugün kâgittan kuduz kaplanlarin dehset saçtigi bir dönemi yasiyor. Kurtulmak için iki üç yigit savci ile yargiç, birkaç cesur politikaci araniyor
TUNCAY ÖZKAN – Bugünlerde Türkiye’nin dört bir yaninda çesitli ‘yetenekleriyle’ taninan bir adam araniyor. Araniyor dediysek öyle laf ola aranmiyor. MIT’i, askeri, emniyeti, mafyasi, kelle avcilari onun pesinde. Adindan çok lakabi ile taninan bu kisi: Yesil. Kimilerine göre gözlerinin renginden almis bu adi. Yesil’in asil adi Mahmut Yildirim. Aslinda o, belgeleriyle ortaya koyacagimiz gibi ‘siradan’ bir devlet memuru iken Elazig’da kesfedilmis. Sistemin karanlik yollarinin insasinda benzeri yüzlercesi gibi, taseron olarak kullaniliyor.
Birkaç ay önce Basbakan Mesut Yilmaz’la bir sohbet sirasinda söz ‘Yesil’e geldi. Yilmaz, “1996 Kasim’indan bu yana Yesil’den haber yok. Ölmüs” dedi. Kendimi tutamayip, “Yok yok yasiyor” demistim. Basbakan israrliydi. Yilmaz’a “Öldügünü kim saptamis” diye sordugumda bir dönem ‘Yesil’in ‘patronlugunu’da yapan eski MIT Müstesari Sönmez Köksal’i adres gösterdi.
Daha sonra bunu, ‘Yesil’i birkaç operasyonda kullandigi söylenen Mehmet Eymür’den de dinledim. ‘Yesil’in telefon irtibatinin saptanamamasi öldügünün deliliydi. Farkli yaklasim Devlet Bakani Eyüp Asik’tan geldi. Asik, telefon edip, “Siz çikartirsiniz. Bu Osman Gürbüz, ‘Yesil’in ta kendisi. Ya o, ya da Yesil diye bir adam yok” dedi.
‘Yesil’ ile Susurluk sonrasi ele geçen Gürbüz’ün iliskisini arastirdik. ‘Yesil’ ayri bir adamdi, Gürbüz ayri. Ikisini birlestiren ayni gruplarin içinde olma özellikleriydi. Bu kesmekes, iktidarin kafasinin karisik oldugunu gösteriyordu.
‘Yeşil’ eylemde
Sokaktaki gerçek, ‘Yesil’in yasadigi ve aktif durumda olduguydu. Birileri hükümeti uzun atlatmisti. Gerçegin ortaya çikmasi için Akin Birdal’in vurulmasi gerekti. Emniyetin operasyonlari ortaya çikardi ki, ‘Yesil’ ve ekipleri hâlâ uyanik. Bu operasyonlar Ankara ile Istanbul polisleri arasinda 1980’li yillardan kalma çekismelerin de devam ettigini gösterdi bize. Iki teskilat arasinda ‘Yesil’in adamlari olan Cengiz Ersever ve ekibinin yakalanmasi yeni çatismalar dogurdu.
Ersever’leri gözaltina almaya gelen Ankara Emniyeti’nin yetkilisi, Istanbullu meslektaslarina, “Bu masalari toplamaya baslayin yakinda geliyoruz” dedi. Peki ama bu sözlerin yapilan isle ne ilgisi vardi? Bu acele nedendi? Daha sonra ayni emniyet yetkilisi Yilmaz’a gidip, “Beni size yanlis tanitiyorlar. Sizin telefonunuzu ben dinlemedim” açiklamasini yapti.
Bu operasyonda eksik olan seylerle, fazla gelenleri toplarsaniz, ortaya; Istanbul Emniyet Müdürlügü için büyük bir kavganin varligi çikiyor.
Madem ‘Yesil’ ile ‘Ersever’in görüsmelerini saptadiniz, ‘Yesil’i yakalamak için neyi beklediniz?
Istanbul polisi Cengiz Ersever ve ekibini, lider konumda olan Gülaltay’i yakalamak için birilerinin vurulmasini mi bekliyordu? Bugün ‘Yesil’ adi Susurluk’un tamamini kapsayacak sekilde büyütülüyor. Oysa ‘Yesil’, Susurluk’ta olsa olsa damladir. Çünkü ‘Yesil’ sistemin yaraticisi veya yöneticisi degil, oyuncagidir.
‘Yesil’ sag yakalansa veya ölüsü bulunsa ne olur? ‘Susurluk Aysbergi’nin sicak sulara dogru yol alisi azicik hizlanir, o kadar. Gerçi ‘Yesil’, ‘yetenekleriyle’ bu sistemin en has adamlarindandir. Uyusturucu isi yapar. Adam öldürür. Haraç toplar. Ya da bu tür islerle köse dönenlerin korumaligini üstlenir.
Biz size simdi ‘Yesil’in az bilinen bir özelligini daha tanitacagiz. ‘Yesil’ ayni zamanda bir devlet memurudur. Kolçaklari eksik olsa da kayitlara göre isine ‘devamli gidip, gelen’ bir devlet memuru. Ise giris tarihi 14 Subat 1977. Sicil numarasi 20938. Etibank’ta çalisan, ayliklarini düzenli olarak alan bir memur. Kasim 1996’da ‘öldü’ dendigi tarihten bir ay sonra ‘Yesil’, 15 Aralik 1996’da Elazig’da bordrosuna imza atip, maasini almis.
Kayitlara göre ‘Yesil’, Ferro Krom Tesisleri’nde puantör olarak ise baslamis. 28 Nisan 1981 tarihinde ilginç bir sekilde; “Görülen lüzum üzerine” diye bir gerekçe ile irtibat bürosunda görev verilmis. Kendi el yazisi ile “Tebellüg aldim” diyerek imzasini attigi belgede söyle deniliyor:
“Görülen lüzum üzerine 1.5.1981 tarihinden itibaren Ticaret Müdürlügü’ne bagimli olarak irtibat bürosunda görev yapacaksiniz. Yeni görevinizde basarilar diler, bilgi edinmenizi rica ederim.” Etibank Tesis Müdürü’nün imzasi bulunan bu yaziyla, ‘Yesil’ yeni görevine baslar.
Nasil oluyor? Etibank çalisani ‘Yesil’e öldü denildigi sirada paralar nasil ödeniyor? ‘Yesil’ yillardir ise gitmiyor. Ama ‘imtiyazli memur statüsü’nden maas aliyor. Bunu kim sagliyor? ‘Yesil’i bu ise yerlestirenler, ise gitmemesini saglayanlar, çalismadan aldigi parayi evine yollatanlar kimler? Kayitlara göre ‘Yesil’in isten atilma sebebi 15 Ocak ile 12 Subat 1997 tarihleri arasinda ise gitmemesi. 15.02./59 sayili yaziyla isine son veriliyor. Yani birileri artik onun ‘ölmüs bir adam’ olarak bilinmesinde, devletle olan resmi baginin koparilmasinin zamaninin geldiginde karar kiliyor. Kafasi ‘Yesil’ konusunda karisan iktidar, bu sorularin yanitlarini bulduktan sonra, ‘Yesil’i ister yakalasin, ister yakalamasin bir önemi var mi?
‘Yesil’, devlet memuru iken 23.05.1995 günü Ankara’da bir pavyonda yakalaniyor. Üzerinden sahte kimlikler ve 81330 seri numarali Ceza marka ruhsatsiz tabanca çikiyor. Tabancanin 30’u askin mermisinden 5 adedi yabanci menseili, Kendisini yakalayan polis memurlarini dövmeye kalkiyor. Hakkinda bir dava dahi açilmiyor. Geride sadece 23.05.1995 tarih ve saat 05.30 kaydi düsülen “Yakalama, Zaptetme ve Üst Arama Tutanagi” kaliyor o kadar.
Yilmaz hükümetinin, aldigi yolu küçümsemeden, kararli ama daha çok çaba göstermesi gerekiyor. Simdi her yerde aranan ‘Yesil’ bir süre önce Ankara’da Güvercinlik semtinde gözükmüs. Artik oralarda da yoktur herhalde. Bir ‘av’ olarak pesinde olanlarin elinden kurtulmasi gerekiyor. Eski bir ‘avci’ olarak nasil kurtulacagini çok sikismamissa hatirlar.
Tavsiyemiz sag ve salimken gelip teslim olmasidir. Hatta teslim olmadan önce bir gazeteciye açiklama bile yapmalidir. ‘Kursun atanlarla, yiyenlerin’ bir tutuldugu siyaset kürsülerinde, kendisini savunacak pek çok ‘kahraman’ onu bekliyor. Susurluk skandalinda teslim olanlara ne oldu ki, ‘Yesil’e bir sey olsun? Bazi durumlarda içeriler, disaridan daha güvenli oluyor.
Sorular
Simdi geride yanitlanmasi gereken birkaç soru var:
· Etibank çalisani ‘Yesil’i ise kim soktu?
· Öldü dendigi sirada, ‘Yesil’e kimler, nasil maas verdirtti? Paralari Yesil’in (Mahmut Yildirim) yerine kimler imza atarak aldi?
· Ankara Emniyeti’nde yakalandiktan sonra neden dava açilmadi?
· Ruhsatsiz silahin balistik incelemesinden ne çikti?
· Ne oldu da isine son verilmesi geregi duyuldu?
Bu sorularin yaniti bulununca Yesil’in arkasindaki güçlerin kimligi konusunda da net bir bilgi sahibi olacagiz.
Gerçi onu kullananlarin da bugünlerde gözlerine uyku girmiyordur. Çünkü ‘Kurt Kanunu’nda birbirini yemek de var.
Ülkemizde sistemin yozlasan yüzünün artik neye benzedigini özetleyen güzel bir tanimlama: “Katiller demokrasisi, hirsizlar düzeni.” 1970’li yillarda ‘katiller’ ile ‘hirsizlar’ arasinda sikismis olan Türkiye, 1980 sonrasinda artik hem katliam yapabilen, hem de hirsiz olan yeni bir kusak yaratti. Bunda PKK terörünün büyük katkisini unutmamak gerekiyor. Kimileri çetelerle is tutmayi varliklarinin sebebi durumuna getirdi. Tarihimiz bu yanilgilarla dolu. Ders almak isteyenlere iste Kemal Tahir’den birkaç satir:
“Bizim memleketimizde suikastçiliga yatkin serserilerle is yapmaya kalkmak kuduz kaplana binmektir. Sürsen ipe götürür. Ineyim desen paralar. Paralamasi santaj… haddini bilmez, kasildikça kasilir. Dogru isleri bozar araliksiz. Elinden hiçbir is gelmez, serserileri kiskirtir…” Evet, Türkiye kâgittan kuduz kaplanlarin, dehset saçtigi bir ara dönemi yasiyor. Vatanin bagrindan bu mafya ve çete belasini atacak iki üç yigit savci – yargiç ile bir avuç cesur politikaci araniyor. Yok mudur?..
Not: ‘Katiller demokrasisi, hirsizlar düzeni’ ayni zamanda, Ugur Mumcu ustanin, Um:ag Yayinlari’ndan çikan 40 kitaplik serisinin ilk kitabinin adidir.